Hz. Ali'den Yöneticilere Mektuplar

Bildiğiniz üzere Hz. Ali ilmiyle ve liderlik vasıflarıyla nam salmış insanlardan biri. Kendisi sık sık yöneticilerine mektuplar gönderip, onların hatasını en aza indirgemek için nasihatlar verirdi. Hz. Ali’nin yazdığı bu mektuplar
günümüze bile ışık tutacak bir vaziyette. Mektuplar okuyup “anlayana” çok şey katacaktır.

Hz. Ali’nin Mekke Valisi Kusem b. Abbas’a Yazdığı Mektup

“Allah’ın günlerini, geçmiş milletlere gelen azaplarını anlat. Sabah akşam onlarla otur, konuş, bilgisize bilgi öğret. Bilginle müzakerede bulun. İnsanlara elçi olarak ancak dilini kullan, perdeci olarak da yüzünü göster.

İhtiyacı olanın sana başvurmasına, seni görmesine engel olma. Çünkü ihtiyaç sahibi ilk başvuruşunda kapılarından sürülürse, ihtiyacı giderildikten sonra bile senden hoşnut olmaz. Allah malından millete harca, yoksul kişilere sarf et, artanını bize yolla biz de millete harcayalım.

Mekkelilere dikkat et! Evlerinde konaklanan kişilerden para almasınlar. Çünkü noksan sıfatlardan münezzeh olan Allah, “Orada yurt tutanla ziyarete gelen hakkında hüküm birdir.” buyurmuştur. Orada yurt tutan, orada yerleşmiş olandır. Ziyarete gelense Mekke ehlinden olmayıp hac için oraya gidendir. Allah bize ve size sevdiği işlerde bulunmamız için başarı ihsan etsin. Vesselam.”

Hz. Ali’nin Harisi Hemdani’ye Yazdığı Mektup

“Dünya’da geçen çağları düşün, geleceğine dair ibret al onlardan. Çünkü geçenle gelen, birbirine benzer ayan beyan. Dünyanın sonu önüne bağlıdır, geçip gitmiştir; kalan zamanın hepsi de geçecektir.

Allah’ın adını yücelt onu andın mı hakkıyla an. Ölümü, ölümden sonra ki halleri çok an ama ahiret için yaşamadan da ölümü istemek yok. Bütün müslümanların nefret ettiği her işten çekin. Gizlice yapılan fakat açıkça yapılınca utanılan her işten sakın.

Haysiyetini halkın kınayış oklarına amaç etme, her duyduğunu halka söyleme. Çünkü yalan söylemek konusunda bu sana yeter. Halkın her söylediği sözü de reddetme; bilgisizlik olarak da bu sana yeter.

Öfkeni yen, gücün yettikçe suçtan geç, öfkelenince halim ol, bağışla; bu senin sonunu hayır eder. Allah’ın sana ihsan ettiği nimetlerin birini bile yitirme; şükereden ol. Allah’ın lütfettiği nimetlerin eseri sende görünsün. Şükrederek nimetler de gele dursun.”